Forumbook
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

90 yıl sonra yine aynı hasta adam fotoğrafı

Aşağa gitmek

90 yıl sonra yine aynı hasta adam fotoğrafı Empty 90 yıl sonra yine aynı hasta adam fotoğrafı

Mesaj tarafından zikzak Salı 29 Haz. 2010, 18:05

90 yıl sonra yine aynı hasta adam fotoğrafı


Tam bir buçuk asır aradan sonra, kendimizden ‘‘Avrupa'nın hasta adamı’’ diye bahsettirmeyi nihayet başardık! ‘‘Hasta adam’’ sözünün patenti Rus Çarı Birinci Nikola'ya aitti, ilk defa 1853'ün 9 Ocak'ında, Petrograd'daki kışlık sarayda kullanılmıştı ve diplomasi tarihinde bu söz kadar yerlemiş ve onun kadar sık kullanılmış bir başka ifade yok gibiydi. İşte, 1850'li senelerin ‘‘hasta adam’’ının son günleri ve hastanın nasıl can verdiğinin öyküsü...

Tam bir buçuk asır aradan sonra, kendimizden ‘‘Avrupa'nın hasta adamı’’ diye bahsettirmeyi nihayet başardık! İngiliz ‘‘The Times’’ gazetesi, önceki gün Türkiye'yi anlatırken ‘‘Avrupa'nın hasta adamı’’ başlığını kullandı.

Avrupa'nın gözünde dönüp dolaşıp bundan 150 sene önceki halimize geldiğimizi görünce, ‘‘hasta adam’’ yakıştırmasının nereden geldiğini ve o zamanki hastalığımızın seyrini anlatayım dedim...

Diplomasi tarihinde, ‘‘hasta adam’’ sözü kadar yerleşmiş ve onun kadar sık kullanılmış bir başka ifade yok gibidir. Yakıştırmanın patenti Rus Çarı Birinci Nikola'ya aittir ve ilk defa 1853'ün 9 Ocak'ında, Petrograd'daki kışlık sarayda kullanılmıştır.

Türkiye, o günlerde her bakımdan berbad haldedir. Ekonomisi çökmüş ve siyasi hayatı kilitlenmiştir ama yolsuzluklarda hiçbir gerileme yoktur. Ama bu vaziyetine rağmen ‘‘Avrupalı olmak’’ istemekte, Avrupa ise Türkiye'yi nasıl paylaşacağının hesabını yapmaktadır.

Çar, 1853'ün 9 Ocak gecesi, kışlık sarayında bir balo verir. Bir ara İngiliz elçisi Sir George Hamilton Seymour'u bir kenara çeker ve söze ‘‘...Kollarımızın arasında hasta bir adam var’’ diye başlar. ‘‘Çok hasta... Lázım olan bütün tedbirleri almadan önce kaybetmemiz büyük bir feláket olacaktır.’’

Sonra ‘‘Türkiye ansızın ölebilir. Bu takdirde, üzerimize kalacaktır. Ölüleri diriltemeyiz. Türkiye ölünce, bir daha dirilmemek üzere ölecektir’’ der ve Avrupa'nın Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşması planını anlatır.

‘‘Hasta adam’’ sözü, İngiliz Elçisi Sir George Hamilton Seymour'un işte bu balonun hemen ertesi günü Londra'ya gönderdiği raporda yeralacak ve diplomasi tarihinin en sık kullanılan kavramlarından biri olacaktır.

Aşağıda ‘‘hasta adamın’’ son günleri ve o hastanın nasıl can verdiğinin öyküsü yeralıyor. O günlerde yaşananları bugün yaşadıklarımızla bir mukayese edince, Avrupa'nın bizden yine ‘‘hasta adam’’ diye bahsetmesinin sebebini herhalde siz de farkedersiniz.


‘‘Hasta adam’’ böyle öldü

Çar Birinci Nikola, 1853 Ocak'ında ‘‘hasta adam’’ tabirini ortaya attığı sırada, Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecid vardı. Ekonomi berbattı ve sık sık değiştirilen programlar piyasaları çökertmekten başka bir işe yaramaz hale gelmişti. Devletin başındakiler birbirleriyle didişirlerken yolsuzluğun envai çeşidini yapıyorlardı ve herbiri sırtını bir başka memleketin elçiliğine dayamıştı.

Türkiye ‘‘Avrupalı olma’’ çabası içerisindeydi ama devletin içindeki bir grup buna karşıydı. Avrupa'dan gelen deprem yardımları bile ‘‘Onların yardımına ihtiyacımız yok’’ diye geri çevrilmişti.

Biz Avrupalılaşmaya çalışırken, Avrupa, 1839'da ilán edilmiş olan Tanzimat Fermanı'ndaki vaadleri az buluyor, daha fazlasını istiyordu. Hükümet ise reform vaadlerinde bulunuyor ama kanunlar bir türlü çıkmıyordu.

1854'te Avrupa devletleriyle beraber Rusya'ya harp ilán ettik ve ‘‘Kırım Savaşı’’ başladı. Çar, 1855 Eylül'ünde ateşkes istedi. Artık Avrupalı olacağımızdan emindik ama müttefiklerimiz ‘‘önce reform’’ dediler. İşkencenin yasaklanmasını, cezaevlerinin ıslah edilmesini, halka din hürriyeti verilmesini ve vergi reformu yapılmasını istiyorlardı. 1856'nın 18 Şubat'ında ‘‘Islahat Hatt-ı Humayunu’’nu yayınlayıp daha bir çağdaş olduk, Avrupa da 1856'nın 30 Mart'ında bizim ‘‘Avrupalı’’ olduğumuzu ilán etti.Ama Avrupalılaşmamız kısa sürdü. Rusya, 1856 andlaşmasını tanımayacağını duyurdu. Derken ‘‘93 Harbi’’ denilen 1876'daki Türk-Rus savaşı çıktı, Rus ordusu Yeşilköy’e dayandı, ‘‘hasta adam’’ komaya girdi, bunu Balkan ve Birinci Dünya Savaşları takip edince de vefat edip gitti. Devlet, savaş senelerinde cephelerin yanısıra, bir yandan da tahtta bulunan Sultan Reşad'ın hastalıklarıyla uğraşıp durmuştu.

İngiltere, 1860'larda, Lübnan’daki Dürziler'i, Fransa ise Hıristiyan halkı himaye bahanesiyle siláhlandırmış, sonra da Bábıáli'den ‘‘Lübnan'daki azınlıkların haklarını tanımasını’’ istemişlerdi. ‘‘Hasta adam’’, 5 Eylül 1860'ta Lübnan'a bir ‘‘Avrupa askeri gücü’’ gönderilmesini kabul etti, talepler bitmeyince de Lübnan'a özerklik verdi.

Avusturya ile Rusya'nın Hersek'in Türk idaresinden ayrılması için senelerden beri gizliden gizliye yaptıkları faaliyet, semeresini 1875'in 13 Nisan'ında verdi, Hersek'te kanlı bir isyan çıktı. Avrupa, Bábıáli'ye 1876'nın 31 Ocak günü meşhur ‘‘Andrassy Muhtırası’’nı dayadı: Hersek'teki Hıristiyanlara dini serbestlik verilmesi, vergi reformu ve Hersek'ten alınan verginin sadece Hersek'e harcanması isteniyordu. ‘‘Hasta adam’’ için talepleri kabul etmekten başka çare yoktu. Ama birkaç sene sonra, Bosna-Hersek Avusturya'nın oldu.

Girit Meclisi, 1896'da ‘‘Yunanistan'la birleştiğini’’ açıkladı. Biz hálá Avrupalılaşma derdindeydik ama Avrupa ‘‘Girit'i vermeden bizden olamazsınız’’ dedi. 1897'de Yunanistan'a savaş ilán ettik. Atina'ya girmemize ramak kalmışken Paris ve Londra ‘‘Haydi, barışın’’ deyince durduk ve Avrupa, Osmanlı toprağı olan Girit'in ‘‘özerkliğini’’ açıkladı. Savaşta kazanmış ama masada kaybetmiştik. Aradan seneler geçti, Girit Meclisi 6 Kasım 1908'de ‘‘Yunanistan'a ilhak’’ kararı verdi, ‘‘hasta adam’’a ise sadece birkaç protesto mitingi yapmak kaldı.
zikzak
zikzak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye

Mesaj Sayısı : 1477
Kayıt tarihi : 24/09/09
Yaş : 33

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz